SEçIMDEN SONRA

Kemal Kılıçdaroğlu ne yapacak?

Bir seçim olacaksa bir kazanan ve bir kaybeden olacaktır. Birkaç gün önce seçim oldu ve kazanan da, kaybeden de belli oldu. 

Zihnimi kurcalayan konu ikincisi, yani "kaybeden". "Kaybeden taraf"... "Taraf" deyince, iki tarafta da, öne çıkmış bir "yarışmacı" vardır ama o "taraf"ta herkes sorgusuz sualsiz onun arkasında değildir. Çeşitli nedenlerle onun seçtiği yola katılmakta şüpheleri vardır v.b. Ama belirli bir tarafı seçmiştir, o taraf da böyle karar vermiştir, o da çoğunluğa katılır. Katılır da, katıldığı taraf kaybederse, o da şüphelerini dile getirmekte, eleştiri yaptıysa bunu hatırlatmakta serbest kalır. "Ben dememiş miydim?" der.

Siyasette kaybeden tarafın başında yürümüş kişi genellikle istifa eder. Bu bir "kural" değildir. Etmeyen de bulunur. Ama genel kabul gören tavır budur. Bir iddiayla yola çıkmışsın ve iddianı gerçekleştiremiyorsun. O halde geri çekil, meydanı başka türlü düşünenlere bırak. İnsan insan olalı, bir yenilgiye uğradı mı, bir "kurban verme" davranışına da alışmıştır. Önde gidenin, önderin kendini kurban etmesi de "centilmenlik" sayılır, saygıyla karşılanır. Böyle yapması genellikle beklenir de. Hatta bunu yapması belki bir iyimserlik de kazandırır. "X yüzünden kaybetmiştik. Şimdi X gitti, yerine Y geldi. Onunla kazanabiliriz."

Bu seçimde Tayyip Erdoğan net bir şekilde kazandı. Üstelik bu kaçıncı kazanması! Aradaki fark az olabilir, ama sonuç olarak net bir durum var. Şimdi herkes dönüp Kemal Kılıçdaroğlu'na bakacak, "Ne yapacaksın?" diye soracak. Bu süreç başladı, devam edecek.

Ve, evet, Kemal Kılıçdaroğlu ne yapacak?

Ben Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanılacak bir seçimi kaybettiği kanısında değilim. Yani "Kemal Kılıçdaroğlu olduğu için" seçimi kaybettiğini düşünmüyorum. "Kazanacak aday" tartışması var ya... Bu sonuç, Kılıçdaroğlu'nun "kazanamayacak aday" olduğu iddiasını pekiştiriyor. Ama ben durumun böyle olduğunu savunanlardan değilim. Olay bu kadar basit değil. Tarihi nedenlerle, uzun bir zamandan beri "kaybeden taraf"tandı Kılıçdaroğlu. Partisinin bu kaderini değiştirmeye çalışıyordu; belirli ölçüde başarılı oldu. Ama "belirli ölçüde"... Çıtayı aşacak kadar değil.

Böyle düşünmemin sonucu olarak "O halde istifa etmemeli" demiyorum. İstifa edebilir, bu kendisi için de olumlu davranış olabilir. Ama "kader değiştirmek" dedim, bu amaçla yaptığı işleri olumlu buluyorum. Birinci turda beliren sonucun ikincinin de pek hayırlı olmayacağını haber verişini izledik. Bunun yarattığı olumsuz havada Kılıçdaroğlu da "milliyetçi kamp"a doğru savrulur gibi oldu ve bu elbette onaylanır bir tavır değildi. Kürt sorunu çevresinde gerek CHP, gerekse "Milli İttifakı"nın aldığı tavırlar, bilinen nedenlerle (ağırlıkla İyi Parti kaynaklı) gene iyi değildi. Bunun gibi bazı eleştiri davet eder yöneliş dışında Kılıçdaroğlu önderliği bence başarılıydı. CHP açısından çok önemli olan "helalleşme" gibi girişimleri son derece önemliydi. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu kendisi bu koşullarda istifa eder veya etmez, ama başlattığı bu siyaset üslubunun devamlı olması gerektiğini düşünüyorum. AKP diktasından kurtuluşun tek-parti ideolojisinden geçtiği kanısında değilim. Türkiye için hayati konu bu iki geleneksel tavrına meşrulaştırdığı "kırk satır/kırk katır" ikileminden çıkmasıdır. Bunu yapmanın yolu da evrensel, uluslararası demokrasinin gösterdiği yoldan ilerlemektir. Kemal Kılıçdaroğlu bunu yapmaya çalışıyordu.

Bu yönü kaybetmemek gerek.

AKP'yi kendisi için de en elverişsiz koşullarda yaşadığımız bu dönemde bile yenememenin "tarihi" nedenlerine değindim yukarıda. Bu sonuç, söz konusu "tek-parti" dönemi ve siyasetinin eseridir. Bu rejimin ceberrutluğunun etkileri bugünlere kadar geliyor ve toplumun en fazla ezilen ve horlanan kesiminin ideolojisi olarak karşımıza çıkıyor. Solun doğal olarak tabanını oluşturması gereken bu kesim halen de solu kendine düşman olarak görüyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin paradokslarından biri ve muhtemelen en önemlisi bu. En önemli, belirleyici rol oynayan ideolojik ve dolayısıyla siyasi biçimlenme de bu. Bir yığın belirsizlik içindeyiz ve kısa ve orta vadelerde bayağı zor dönemeçlerden geçeceğimizi tahmin etmek güç değil, ama sonunda geçeceksek, bu "yerli ve milli" curcunanın içinden, evrensel demokrasinin ilkelerini izleyerek çıkacağız.

Murat Belge kimdir?

16 Mart 1943'te Ankara'da doğdu. İngiliz Erkek Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Aynı bölümde asistanlık ve doktora yaptı. 1969'da İngiltere'deki Sussex Üniversitesi'nde araştırmacı olarak bulundu. Christopher Caudwell ve Marksist estetik konulu teziyle 1980'de doçent oldu.

Genç yaşlarda yaptığı William Faulkner ve James Joyce çevirilerinin yanı sıra 1964'ten itibaren Yeni DergiPapirüs gibi dergilerde çıkan eleştirileri, yorum yazılarıyla tanındı. Namık Kemal, Behçet Necatigil gibi yazarlar üstüne incelemeler yaptı. 1970'te Halkın Dostları Dergisi'nin kurucuları arasında yer aldı. 12 Mart 1971 muhtırasıyla başlayan darbe döneminde iki yıl cezaevinde kaldıktan sonra 1974'te üniversiteye döndü. 1975'te Birikim dergisini kurdu. 1981'de YÖK'ün kuruluşunun ardından üniversiteden istifa etti. 1983'te İletişim Yayınları'nı kurdu, 1984'te Yeni Gündem dergisini çıkartmaya başladı. Denemelerini Tarihten Güncelliğe (1983), 12 Yıl Sonra 12 Eylül (1992), Edebiyat Üstüne Yazılar (1994) kitaplarında topladı. 1980'lerde Sadık Özben mahlasıyla düzenli olarak mizah yazıları yazdı. 1991'de Helsinki Yurttaşlar Derneği, Türkiye şubesini kurdu. 1997'de profesör oldu; 1995'ten bu yana Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nde akademik çalışmalarını sürdürüyor.

Marksist estetikten militarizme, edebiyattan yemek kültürüne, Osmanlı ve İstanbul tarihine dek birçok farklı alanda 26 tane kitabı ve çok sayıda makalesi yayımlandı. Halkın DostlarıBirikimYeni DergiYeni GündemMilliyet SanatPapirüs dergilerinde ve CumhuriyetDemokratMilliyetRadikalTaraf gazetelerinde yazdı. Hale Soygazi ile evli.

Kitapları

- Tarihten Güncelliğe (Alan, 1983; İletişim, 1997)

- Sosyalizm, Türkiye ve Gelecek (Birikim, 1989)

- Marksist Estetik (BFS, 1989; Birikim, 1997)

- The Blue Cruise (Boyut, 1991)

- Türkiye Dünyanın Neresinde (Birikim, 1992)

- 12 Yıl Sonra 12 Eylül (Birikim, 1992)

- İstanbul Gezi Rehberi (Tarih Vakfı, 1993; İletişim, 2007)

- Türkler ve Kürtler: Nereden Nereye? (Birikim, 1995)

- Boğaziçi'nde Yalılar ve İnsanlar (İletişim, 1997)

- Edebiyat Üstüne Yazılar (YKY, 1994; İletişim, 1998)

- Tarih Boyunca Yemek Kültürü (İletişim, 2001),

- Başka Kentler, Başka Denizler 1 (İletişim, 2002)

- Yaklaştıkça Uzaklaşıyor mu: Türkiye ve Avrupa Birliği (Birikim, 2003)

- Osmanlı: Kurumlar ve Kültür (Bilgi Üniversitesi, 2006)

- Başka Kentler Başka Denizler 2 (İletişim, 2007)

- Genesis: "Büyük Ulusal Anlatı" ve Türklerin Kökeni (İletişim, 2008)

- Sanat ve Edebiyat Yazıları (İletişim, 2009)

- Balkan Literatures in the Era of Nationalism (Jale Parla ile birlikte, 2009)

- Sadık Özben'in Toplu Eserleri (Helikopter, 2010)

- Başka Kentler, Başka Denizler 3 (İletişim, 2011)

- Edebiyatta Ermeniler (İletişim, 2013)

- Başka Kentler, Başka Denizler 4 (İletişim, 2014)

- Militarist Modernleşme-Almanya, Japonya ve Türkiye (İletişim, 2014)

- Linç Kültürünün Tarihsel Kökeni: Milliyetçilik (Agora, 2006; Berat Günçıkan ile söyleşi)

- Step ve Bozkır - Rusça ve Türkçe Edebiyatta Doğu-Batı Sorunu ve Kültür (2016)

- Şairaneden Şiirsele / Türkiye'de Modern Şiir (İletişim, 2018)

- “Siz isterseniz…” – Popülizm Üzerine Yazılar (İletişim, 2018)

- Sanat ve Edebiyat Yazıları II (İletişim, 2019)

Çevirileri

Hegel Üstüne: W.T. Stace

Martin Chuzlewitt: Charles Dickens

Döşeğimde Ölürken, Ağustos IşığıAyı: William Faulkner

DublinlilerSanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi: James Joyce

Arabadakiler, Patrick White

1844 Elyazmaları: Karl Marx

Bir Zamanlar Europa'daLeylak ve Bayrak: John Berger

Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla: Leo Huberman

Yazıcı Bartleby: Herman Melville

Kayıp Kız: David Herbert Lawrence

Yurtsuzların Ülkesi: Dugmore Boetie

Lenin ve Felsefe: Louis Althusser (Bülent Aksoy ve Erol Tulpar ile birlikte)

Yanya Sultanı – Tepedelenli Ali Paşa: William Plomer

  ]]>

2023-05-30T21:07:00Z dg43tfdfdgfd